İngilizcede kelimeler her zaman önemlidir fakat özellikle kelimelerin eş anlamlılarını, zıt anlamlılarını veya kısa tanımını bilmek size avantaj sağlayacaktır.
Örnek:
Laidback = relaxed
Reliable = unreliable
Honest = don’t tell lie / always tells the truth
INVITATION/ SUGGESTION/ OFFER (Davette Öneride Bulunma)
- What about……..?
How about………?
What about going watching a comedy film?
(Komedi filmi izlemeye ne dersin?)
How about a slumber party next weekend?
(Gelecek hafta sonu bir pijama partisine ne dersin?)
Not: Bu yapıdan sonra eğer fiil gelirse, fiilin sonuna –ing takısı gelir.
- Why don’t you/we……………?
Why don’t you attend our birthday party?
(Neden bizim doğum günü partimize katılmıyorsun?)
- Would you like (to) ……………………….?
Would you like to drink tea?
( Çay içmek ister misin?)
Would you like some more orange juice?
(Biraz daha portakal suyu ister misin?)
Not: Fiil geldiğinde ‘to’ gelir.
- Shall we ……..?
Shall we play football?
(Futbol oynayalım mı?)
- Let’s ……..
Let’s drink coffee.
(Hadi kahve içelim.)
ACCEPTING AN INVITATION (BİR DAVETİ KABUL ETME)
- Yes/ OK/ Yeah/ Alright (Evet, tamam)
- Sounds great/ good/ funny/ awesome (Kulağa muhteşem/iyi/ eğlenceli geliyor.
- Certainly/ Definitely (Kesinlikle, elbette)
- That would be great (Muhteşem olur)
- I would like/love to (Çok isterim)
- I will be there (Orada olacağım)
- Sure ( Tabiki)
- Why not? (Neden olmasın?) (Özellikle bu kelimeye dikkat edin)
- I can’t refuse this invitation (Bu daveti reddedemem)
- I don’t want to miss this opportunity. ( Bu fırsatı kaçırmak istemiyorum)
Not: Özellikle içinde olumsuz yardımcı fiil geçip de anlam olarak olumlu olan cümlelere dikkat edin.
REFUSING AN INVITATION (BİR DAVETİ REDDETME)
- No, thanks (Hayır teşekkürler)
- I am sorry/ I am afraid I can’t (Üzgünüm, korkarım gelemem)
- I’d love/like to but … (Çok isterim ama …..)
- I am busy. (Meşgulum)
- Thanks for inviting me but … (Beni davet ettiğin için teşekkürler ama …)
- Another time maybe. (Belki başka zaman)
Not: Cümleleri sonuna kadar okuyun, cümle içinde ‘but’ olup olmadığına dikkat edin!
MAKING EXCUSE/ GIVING REASON (MAZERETTE BULUNMA/ SEBEP BİLDİRME)
- I don’t feel good (Kendimi iyi hissetmiyorum)
- I must … (…. yapmalıyım)
- I have a plan/exam etc. (Sınavım/ planım var.)
- I have to visit my grandfather. (Büyükbabamı ziyaret etmem lazım.)
Not: Buradaki mazeretleri istediğiniz kadar uzatabiliriz. Özellikle sınavlarda ‘Mazeretle beraber reddedin.’ Diye sorular gelebiliyor.
‘Refuse the invitation with an excuse’
INVITATION CARD/ E-MAIL/ LETTER (DAVETİYE/ E-POSTA/ MEKTUP)
Inviter: davet eden
Invitee: davet edilen
Sender: gönderen
Place: yer Time: zaman
Event: olay (organizasyonun türü)
Fee: ücret
Deadline: son başvuru tarihi (bu çok önemli, normal tarihle karıştırmayın)
NOT: Özellikle partinin türeünü, gönderen kişiyi, son başvuru tarihini vs sorabiliyorlar.
ASKING FOR PLANS (Karşıdakinin planı olup olmadığını sorma)
Diyaloglarda bu tür cümleler sıklıkla karşımıza çıkar.
- Are you busy tonight?
- Are you doing anything tomorrow?
- Are you free at the weekend?
- Have you got any plans today?
Bu sorulara verilecek cevaplara dikkat etmek gerekir. Olumsuz bir cevap gibi gelen cevaplar vardır ama sonucu olumlu olur.
- No, not at all. ( Hayır pek değil) (Yani meşgul değilim dediği için aslında olumlu cevap vermiş olur.)
- I don’t have anything to do. (Yapacak bir şeyim yok.)
- Yes, I am busy. ( Evet meşgulüm.) (Meşgul olduğu için olumsuz cevap olmuş.)
- Not really (Pek değil)
WORD LIST
Accept: kabul etmek Adventurous: maceralı Amusement park: lunapark Amusing: eğlenceli Apologize: özür dilemek Arrogant: kibirli Attend: katılmak Awesome: muhteşem Back up: arka çıkmak Bad-tempered: huysuz Beverage: içecek Birthday: doğum günü Caring: şefkatli Celebrate: kutlamak Close: yakın Count on: güvenmek Customer: müşteri Decide: karar vermek Dessert: tatlı Determined: kararlı Event: olay etkinlik Expect: umit etmek Family tie: aile bağı Friendship: arkadaşlık Generous: cömert Get on well: iyi geçinmek Have things in common: ortak noktası olmak Honest: dürüst In advance: peşin Inform: bilgilendirmek Interest: ilgi Invitation: davet | Jealous: kıskanç Join: katılmak Lentil soup: mercimek çorbası Local: yerel Main dish: ana yemek Mean: cimri Meatball: köfte Memory: anı Opportunity: fırsat Refuse: reddetmek Relationship: ilişki Reunion: toplanma, birleşme Self-centered: ben merkezli Share: paylaşmak Similar: benzer Slumber party: pijama partisi Sneaky: sinsi Stubborn: inatçı Support: desteklemek Supportive: destekleyici Tactful: ince fikirli Take order: sipariş almak Together: beraber Tonight: bu gece Trust: güvenmek Truth: doğruluk Unreliable: güvenilir olmayan Reliable: güvenilir Until: -e kadar Vacation: tatil Waiter: garson |