BELGELERİN DİLİ
İnsan haklarının geçmişten günümüze kadar olan gelişimi çeşitli belge ve yasalardan öğreniyoruz. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi, tek tek bireylerin kendi haklarına sahip olma bilincinde olmaları ve başkalarının haklarına saygı göstermeleriyle mümkündür. İnsanlar, bugün sahip oldukları haklarını çok uzun uğraşılar sonucu elde etmişlerdir.
Hammurabi Kanunları (MÖ 1795- 1750)
İlk anayasa Babil Kralı Hammurabi tarafından MÖ 1975 – 1750 de ilan edilmiştir. Bütün ağır suçların ölümle cezalandırıldığı bu kanunlar kısasa kısas esasına dayanmaktadır.
Babil Yasalan’na göre;
1) Bir kimse, bir diğerini esir eder, onu köle ilan eder fakat bunu kanıtlayamazsa o zaman esir eden Kişi ölümle cezalandırılır.
2) Bir kimse büyüklerinin huzurunda bir suç iddia eder ve yaptığı suçlamayı kanıtlayamazsa iddia ettiği büyük bir suç İse ölümle cezalandırılır.
3) Yalan şahitlik yapan kişi ölümle cezalandırılır.
4) Bir adam kendisi ile eşit olan birinin dişini kırarsa onun da dişi kırılır.
5) Ameliyat sırasında hastasını öldüren doktorun eli kesilir.
Her ne kadar bu yaptırımlar günümüzde geçerli evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasa da Hammurabi Kanunlarında yer alan pek çok ilke bazı açılardan insan haklarına önem vermesiyle dikkat çekmektedir.
Veda Hutbesi (632)
Hz. Muhammed vefat etmeden önce insanlara çok önemli tavsiyelerde bulunmuştur. İslamiyet’i göre bütün insanlar eşittir, insanların eşit ve temel haklara sahip olduğu fikrinin oluşmasında dinlerin katkısı olmuştur. Kanunlar herkese aynı şekilde uygulanır. Herhangi bir kişiye ya da gruba ayrıcalık tanınmaz. Devlet başkanı keyfi davranamaz.
Hz. Muhammed Veda Hutbesi’nde “Ey insanlar! Kanlarınız, hayatınız, mallarınız, haysiyet, şeref ve namuslarınız… Mukkaddes ve dokunulmazdır.” demiştir. Kadın haklarının korunması için de tavsiyelerde bulunmuştur. Bu amaçla “Ey insanlar! Eşlerinizin sizin üzerinde bir hakkı bulunduğu gibi, sizin de onlar üzerinde bir hakkınız bulunmaktadır…
Kadınlara en iyi şekilde davranınız.” diyerek kadın haklarının korunması gerektiğini vurgulamıştır.
Magna Carta (1215)
İngiltere’de Kral Yurtsuz John tarafından imzalanmıştır. Özgür kişilere verilen haklardan oluşmaktadır.
- Kral, yasalara uygun olarak verilmiş bir hüküm olmadan kimseyi tutuklayamaz, hapsedemez, mallarına el koyamaz, sürgüne gönderemez ve kötü muamelede bulunamaz.
- Kral, kimseye karşı hak ve adaleti yerine getirmekten kaçınamaz ve adalet geciktirilemez.
- Kral, kanuni bir hükmü olmadan toprakları, şatoları, hakları ve özgürlükleri ellerinden alınmış kişilere tüm bunları iade edecektir.
- Kimse yargılanmadan hapse atılmayacaktır.
Magna Carta, vatandaşların hakları ve özgürlükleri açısından çok önemli kurallar getirmiş olup, hukukun üstünlüğü ilkesinin birçok ülkede yerleşmesine neden olmuştur.
Kanuni Sultan Süleyman’ın Yasaları
Türk Tarihi’nin ilk anayasası olan Kanun-i Esasi’de insan haklarının korunmasıyla ilgili önemli maddeler yer almıştır.
- Osmanlı sınırlarında yaşayan herkes din, dil, ırk ayrımı yapılmadan kişisel hürriyete sahiptir.
- Kimseden haksız yere vergi alınamaz.
- Osmanlı topraklarında yaşayan herkes kanun önünde hak ve ödevler bakımından eşittir.
- Kimsenin şahsi malına zorla el konulamaz.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi (1789)
1789 yılında Fransa’da çıkan ihtilal sonucunda mutlak krallıkların yıkılabileceği görüldü. Fransa 28 Ağustos 1789 tarihinde Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni ilan etti. Demokrasi Batı uygarlığının vazgeçilmez unsurlarından biri oldu. Eşitlik, özgürlük, adalet, anayasal yönetim ve milliyetçilik gibi ilkeler önce Avrupa’ya sonra da dünyaya yayıldı.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ndeki maddelerden bazıları şunlardır:
-Hiç kimse inançlarından dolayı rahatsız edilemez.
-Düşünce ve ifade özgürlüğü garanti altındadır.
-Hiç kimse yasaların gösterdiği durumlar dışında suçlanamaz ve tutuklanamaz.
-Keyfî emirler verilmesini isteyenler ve bu emirleri yerine getirenler cezalandırılır. Suçlu olduğu ispat edilene kadar herkes masumdur.
-İnsanlar özgür ve eşit değerdedir ve öyle de kalırlar.
-Hak ve özgürlüklerin sınırı yasalardır. Özgürlük bir başkasına zarar vermeden herşeyi yapabilme gücüdür.
-Kral dahil kimse halktan kaynaklanmayan iktidarı kullanamaz.
-Tüm yurttaşlar bizzat veya temsilcileri aracılığıyla yasaların yapılmasına katkıda bulunma hakkına sahiptir.
Kanun-ı Esasiye
Osmanlı Devleti 23 Aralık 1876 tarihinde I. Meşrutiyeti kabul etti. Böylece Türk tarihinin ilk anayasal özelliğini taşıyan Kanun-i Esasi kabul edilmiş oldu. Böylece halk ilk defa padişahın yanında yönetime ortak olmuş oldu. Halk Seçme, seçilme ve temsil hakkını kullanma şansını buldu. Kişi hakları anayasanın güvencesi altına alındı. Kanun-i Esasi‘deki maddelerden bazıları şu şekilde sıralanmaktadır;
-Osmanlı sınırlarındaki herkes kişisel hürriyete sahip oldu. Hiç kimse başkalarının hürriyetine zarar veremez.
-Bir kanuna dayalı olmadığı sürece hiç kimseden vergi ve buna benzer paralar alınamaz.
-İşkence ve her türlü eziyet kesinlikle ve tamamen yasaktır.
-Mahkemeler her türlü müdahaleden uzaktır.
-Osmanlı sınırları içerisindeki herkes özel mülkiyet sınırları içindeki her türlü saldırıdan korunmuştur.
-Kanunda olmayan 1 nedenden dolayı kimsenin özel mülküne zorla girilemez.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948):
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, İnsan haklarının uluslararası alanda korunmasını amaçlayan bir çalışmadır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi hazırlanması 2. Dünya Savaşı’ ndan sonra hızlandırılmıştır. 24 Ekim 1945 tarihinde BM (Birleşmiş Milletler) kurulmuştur. BM bünyesinde kurulan İnsan Hakları Komisyonu’nun çalışmaları sonucunda 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi kabul edilmiştir. İnsan Hakları Beyannamesi‘ndeki maddelerden bazıları şu şekilde sıralanmıştır;
-Her kişinin yaşama hakkı, kanun koruması altındadır.
-Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı veya onur kırıcı ceza ve işleme uğratılamaz.
-Hiç kimse köle veya kul olarak tutulamaz.
-Hiç kimse zorla çalıştırılamaz veya zorla çalışmaya bağlı tutulamaz.
-Herkesin özgürlük ve güvenlik hakkı bulunmaktadır.
-Yasal yöntemler dışında hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
-Herkes özel ve aile yaşamına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
-Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Fakat bu özgürlük kamu güvenliğinin ve düzeninin, genel sağlığın, genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için kanunda ön görülen zorunlu olan önlemlerle sınırlanabilir.
1950 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi:
Birleşmiş Milletler Örgütü’nün kurulması ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilmesinden sonra demokratik ilkeleri benimseyen Batı Avrupa ülkeleri 5 Mayıs 1949 tarihinde Avrupa Konseyi’ni kurdular. Avrupa Konseyi insan haklarının korunmasında etkili olan ilk bölgesel kuruluştur.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki maddelerden bazıları şunlardır:
-Bütün insanlar hürriyet, haysiyet ve şeref bakımından eşittirler.
-Herkes ırk, renk, cins, din, dil gibi açılardan herhangi bir fark gözetmeksizin bu bildirideki hürriyetlerden yararlanır.
-Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.
-Hiç kimse kölelik ya da kulluk altında bulundurulamaz.
-Hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ve haysiyet kırıcı cezalara tabi tutulamaz.
-Herkes hukuki kişiliğinin tanınması hakkına sahiptir.
[poll id=”5″]